Dünya Emekçi Kadınlar Gününü, kadınların emeğinin kutsandığı bir gün olmasından ziyade biyolojik doğurganlığı, toplumsal öğretmenliği ve iktisadi emeğiyle yeryüzü özgürleşmesinin en önemli itici gücü olarak kendi farkındalıklarını ve özgürlük taleplerini her yaştan insanla mümkün olduğunca paylaşılması gereken bir gün olarak görüyorum.
Özgürlüğün tanımı TDK iki maddede vermiş:
1. isim Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestî
2. Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu, hürriyet
Özgürlük kelimesinin bu resmi tanımları ölçüsünde bile ne kadar özgür ve eşitiz?
Toplumun en küçük birimi ailede başlayan itaatkar ahlakın kurucusu sadece erkek değildir! Kadınlar, özellikle anneler, dinsel ve geleneksel kodlar aracılığıyla kendini, ailesini, dolayısıyla toplumu çocukları ve ilişkileriyle biçimlendirir.
Çocuk, kadının sadece biyolojik devamlılığı değil, aynı zamanda ahlaksal uzantısıdır. Erkek ve de kadın farketmez, sürdürülen ahlaksal tutumlar günümüzün hiyerarşik, pratik, kolaycı, sonuç ve fayda odaklı değerleriyle beslenmektedir. Dolayısıyla, erkek-kadın-çocuk üçlemesinde herkesin kurtuluşu yeni bir ahlaki temelde şekillenebilir. Böylesi bir ahlak da toplumsal ve ekonomik ölçekte eşit, adil ve seküler taleplerimizin güçlendirilmesiyle mümkün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder