Araştırmalar, yüksek yağlı bir beslenme biçiminin (diyet) yanı sıra şekerin de, öğrenme, hatırlama ve düşünme gibi idrak yeteneklerimiz üzerinde önemli bir etkiye sahip olabildiğini öne sürüyor.
Foto: Reuters / Sam Hodgson
Yüksek
enerjili bir diyetin -yüksek doymuş yağ ve şeker içeren- sağlığımızı
tehdit eden riskler oluşturduğuna dair şimdiye kadar pek çok araştırma
yapılagelmiştir. Bu tip diyetlerin herkes tarafından en çok bilinen
sonuçları arasında obezite, kalp rahatsızlıkları ve şeker hastalığı
(diyabet) yer alır, lakin yapılan araştırmalar, yüksek yağlı bir diyetin
yanı sıra şekerin de, öğrenme, hatırlama ve düşünme gibi idrak yeteneklerimiz üzerinde önemli bir etkiye sahip olabildiğini öne sürüyor.
2010
yılında Amerika’da Perdue Üniversitesinde biyoloji bilimlerinde
yardımcı doçent (Asst. Proff.) olarak görev yapan Scott Kanoski’nin
araştırmaları göstermiştir ki doymuş yağ ve şeker açısından yüksek bir
diyet 3 gün kadar kısa bir sürede bile farelerin bilişsel yeteneklerini
değiştirmede yeterli olmuş.
Araştırma
süresince farelerin bir kısmı yüksek enerjili diyetle, diğerleri de
besin açısından dengeli bir şekilde beslenerek labirentin içerisine
yerleştirilen yemeği nerede bulacaklarını öğrenmeleri gerekmiş. Sadece 3
gün sonra, yüksek enerjili diyet uygulanan farelerin ödül niteliğindeki
yemeği bulmada dengeli besin verilen farelerden daha az yetenekli
oldukları fark edilmiş. Herhangi bir kilo almasalar da yüksek enerjili
diyetin tahripkar etkilerinin aşırı vücut yağı üretiminden daha fazlası
olduğu açığa çıkmış. Bu beslenme biçimi farelerin beynini etkilediği
gözlenmiş.
Kanoski’nin
daha sonraki araştırmaları beynin öğrenme ve hafıza nitelikleri için
önemli bir alanı olan hippokampus’un böylesi yüksek enerjili diyetin
etkilerine karşı özellikle hassas olduğunu göstermiş. Beyindeki bu
bölgenin diğerlerinden daha önce etkilenmesi kaygı vericidir, ayrıca
yüksek enerjili diyetin idrak yeteneği üzerinde bıraktığı ilk zararlı
etkileri de kanıtlar.
Hafıza
üzerindeki bu etki yüksek enerjili bir diyette görülen insülin direnci
ile açıklanabilir. Sinyal verici bir işlevi olan İnsülin, enerji olarak
kullanmak üzere kandaki glikozu ayrıştırması için vücutla temas kurar.
Dolayısıyla, vücut insüline direnç gösterdiğinde bu görevini etkili bir
şekilde yapamaz. Bu da kandaki şekerin seviyesini yükseltir. İnsülin
direnci en çok da obezite ile ilişkilendirilir. Obez insanlar genellikle
uzun süredir yüksek enerjili beslenme biçimine sahip kişilerdir ve kimi
zaman da tip 2 şeker hastalığına evrilirler.
Aslında,
Meksika Üniversitesindeki araştırmacıların bulgularına göre farelerde,
yüksek enerjili bir diyetten sadece 7 gün sonra insülin direnci
gözlenmiş. Bu sürede hipokampusun insüline tepkisi değişmiş, bu
bölgedeki sinir hücrelerinin başkalaştığı görülmüş. Bu da demek oluyor
ki sinir hücrelerinin diğer sinir hücreleriyle yeni bağlar kurabilmede
yetenekleri zayıflamıştır. Sinir hücrelerinin birbirleriyle yeni
bağlantılar kurabilmesi yeni bellek yaratımı için gereklidir. Bu
araştırmalar yüksek enerjili bir diyetin gelişmiş insülin direnci
boyunca öğrenme sürecimizi etkileyebileceğini öne sürer. Bilişsel
gerileme daha önceden de insanlardaki insülin direnciyle
ilişkilendirilmiştir. 2011 yılında yapılan bir çalışmaya göre de sadece 5
günlük bir yüksek yağ ve düşük şeker diyeti uygulayan insanların,
dikkatlerini yoğunlaştırma gibi bilişsel görevlerde daha kötü etkilere
maruz kalmışlardır. Bu tip diyetler Alzheimer rahatsızlığıyla da
ilişkilendirilmiştir. Gelgelelim, yüksek enerjili diyetlerin insanlar
üzerindeki çok kısa süreli etkilerine dair daha ileri araştırmalar henüz
yapılmamıştır.
Kısır bir döngü mü?
Purdue
Üniversitesinde Psikoloji Profesörü olan Terry Davidson, hipokampustaki
bu çeşit değişikliklerin yemek yeme tarzımızı bile etkileyebildiğini ve
hatta obeziteye neden olabileceğini öne sürmüştür. Öğrenmeden sorumlu
olan hipokampus belki de yemek yediğimiz zaman aldığımız hazzı açlık
hissiyle bizim için ilişkilendirir. Ne var ki, hipokampus zarar
gördüğünde bu ilişki kesintiye uğrayabilir ve aç değilken bile size
yemek yedirebilir. Bu yüzden, bu örnekteki gibi eğer yağ ve şeker oranı
yüksek gıdalara yönelirseniz hipokampuse daha fazla zarar verecek kısır
bir döngü yaratabilir ve daha da aşırı yersiniz.
Yüksek
enerjili beslenme biçiminin beyinlerimiz üzerindeki kısa süreli
etkilerine dair bilgimiz kısıtlı da olsa yemek söz konusu olduğunda ve
özellikle de yediklerimiz bedenlerimizi ve zihinlerimizi
etkileyebiliyorken daha sağlıklı seçimler yapmak için cesaretimizi
sürdürmeliyiz. Maalesef kötü bir beslenme öğrenme ve düşünme şeklimizi
bozabiliyor. Dolayısıyla, çok geç olmadan pek çoğumuz aşırı ikrama maruz
kalmadan azla yetinebilmeliyiz.
Kaynak
Kaynak
Çeviri: Engin Noyan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder