Madrid
Belediye Başkanı Manuela Carmena, arabaların şehrin merkezinden
çıkartılacağına dair planını 2016’nın sonunda tekrar ifade etti.
Carmena,
İspanyol radyo ağı Cadena Ser’deki konuşmasında, görevinden ayrılacağı
Mayıs 2019 tarihinden önce Madrid’in ana caddesi Gran Via’da sadece
bisikletlerin, otobüslerin ve ticari taksilerin geçişine izin
verileceğini teyit etti. Bu uygulama, 2025 yılına kadar Madrid’deki
bütün dizel arabaları yasaklamaya yönelik daha büyük bir girişimin bir
parçasıdır.
Araba
sayısında hızlı bir düşüşe hazırlanan kent sadece İspanya değil.
Yayalara daha fazla alan yaratabilmek ve dizel araçların CO2
emisyonlarını azaltabilmek için dünyanın farklı noktalarındaki şehir
planlamacıları ve politikacılar bu amaçlara uygun yolları keşfetmek için
beyin fırtınası yapıyor.
Arabasızlık hareketini yürüten 12 kent:
#1 Oslo:
Oslo, yakın bir gelecekte araba trafiğini azaltacak 12 kentten biri |
Oslo,
2019 yılına kadar şehir merkezindeki bütün arabaları daimi bir şekilde
yasaklamayı tasarlıyor. Bu tarih, Norveç’in ülke genelinde etkili olacak
yasağından altı yıl öncesine denk geliyor.
Norveç’in
başkenti olan bu kent toplu taşımaya yüksek oranda yatırım yapacak
olmasının yanı sıra daha önceden arabaların hakimiyetinde olan yaklaşık
55 km’lik kara yolunu bisiklet yoluna dönüştürecek.
New
York’ta bisikletçileri destekleyen Alternatif Ulaşım organizasyonun
yöneticiliğini ve Arabasız kentlerin sözcülüğünü yapan Paul Steely
White’a göre “Gerçek şu ki Oslo’nun bu kadar hızlı ilerlemesi cesaret
verici, ve eğer başarılı olursa sanırım teşvik edici olacak.”
#2 Madrid:
Madrid, arabaları kent merkezinde yasaklamayı planlıyor |
Madrid, 2020 yılına kadar şehir merkezindeki yaklaşık 2 km²’lik bir alanı arabalara yasaklayıp kentin en işlek 24 caddesini araba trafiğinden ziyade yaya trafiğine açık olacak şekilde şehir planlamacıları ile yeniden tasarlıyor.
Bu
inisiyatif, günlük araba kullanımını %29’tan %23’e düşürmeyi amaçlayan
kentin “sürdürülebilir hareketlilik planı”nın bir parçasıdır. Yeni
düzenlemeleri göz ardı eden sürücüler en az 100$ ceza ödeyecekler. En
çok karbon salan araçlar ise park etmek için daha fazla ödeme
yapacaklar.
Yerel yaya savunucusu A PIE grubundan
hem şehir planlamacısı hem de mimar olan Mateus Porto ve Veronica
Martinez’e göre “Küçük müdahalelerle civar mahallelerde pek çok şey
yapılabilir. Kentin geleceğine dair Genel Plan ne derse desin biz
inanıyoruz ki eğer siyasi bir irade olursa bugün pek çok şey
yapılabilir.”
Şikago’da
çalışan mimarlar Adrian Smith ve Gordon Gill, Çin kenti Chengdu için
yeni bir yaşam alanı tasarladılar. Plandaki sokaklar araba sürmekten
ziyade yürümeyi daha kolay kıldığından insanlar 15 dakika içerisinde her
yere yürüyebilmektedir.
Chengdu
kenti arabaları tamamen yasaklamasa da 80 bin kişilik nüfuslu kentin
yollarının sadece yarısı araçlara izin vermektedir. Bu planın aslında
2020 yılına kadar gerçekleştirilmesi planlanmıştır, ama imar
mevzularından dolayı bitim tarihi ertelenmektedir.
Bu
Alman kenti, yürümeyi ve bisiklet sürmeyi ulaşımda hakim yol kılmayı
planlamaktadır. Gelecek yirmi yıl içerisinde kimi bölgelere sadece
bisikletlilere ve yayalara izin verecek olan Hamburg, arabaların
sayısını azaltmış olacak.
Bölgelerin
arabasız bir şekilde birbirine bağlandığı bu proje “yeşil ağ” olarak
isimlendirilir. 2035 yılına kadar Hamburg’un %40’ını kapsayacak olan bu
ağ, parkları, oyun ve spor alanları ile mezarlıkları içerecek.
Bugün,
Kopenhag nüfusunun yarısından fazlası işlerine her gün bisiklet sürerek
gitmektedir. Böylesi yüksek bir orana ulaşılmasında kentin, 1960lardan
itibaren sadece yayaların kullanabildiği bölgelerin uygulanmaya
başlanması çabası takdire şayandır. Şu an Danimarka’nın başkentinde 300
km’den daha uzun bisiklet yolu vardır ve Avrupa’daki araba sahipliği
oranlarında da en düşük oranlardan birine sahiptir.
Kentin
en son hedefi ise, kentin dış alanlarına kadar uzanacak bir bisiklet
otobanı inşa etmektir. Planlanmış yollardan 28 tanesi 2014’te açılırken,
2018’in sonuna kadar da 11 tane daha tamamlanmış olacak. Kopenhag, 2025
yılına kadar tamamen karbondan arınma taahhüdünde bulunmuştur.
Paris,
2014’te, çift numaralı plakalı arabalara bir günlüğüne trafik yasağı
getirdiğinde hava kirliliği %30 oranında düşmüştü. Şimdi de, arabaların
kent merkezinde sürülmesini tamamen engellemek istiyor.
Haziran
2016 tarihinden itibaren 1997’den eski tarihli arabaların hafta
içlerinde kent merkezinde kullanılmasına izin verilmemektedir. Eğer
kullanılırsa, sürücüler cezaya tabi olacaklar. Sürücüler hafta
sonlarında bu arabaları serbestçe kullanılabiliyor.
Belediye
Başkanı, 2020 yılına kadar, Paris’in bisiklet yollarını ikiye katlamayı
planladığını, belirlenmiş sokakların ise elektrikli araçlara
ayrılacağını dile getiriyor. Ayrıca, karbon salınımını sınırlamak için
kısa vadeli, küçük çabalar göstermeye devam ediyor. İlk arabasızlık
gününü 2015 yılında gerçekleştiren Paris, Mayıs 2016 tarihinde arabasız
Pazar günleri yönetmeliğini yürürlüğe koydu.
2016’nın
Aralık ayında duyurulan bir kararla Yunanistan’ın başkenti Atina’da
2025 yılına kadar dizel arabaların kent merkezinde kullanımı artık
yasaklanmış olacak.
Böylesi
bir girişim kentin hava kalitesini geliştirmeye yönelik bir çaba olarak
hizmet eder. Atina kimi günlerde arabaların plaka numaralarına göre
kent merkezi trafiğinde yer almasını daha önceden kısıtlamıştı, lakin
Belediye Başkanı Giorgos Kaminis nihai amacının bütün arabaları bölgeden
çıkartmak olduğunu söylüyor.
Paris gibi Londra Belediye Başkanı da 2020 yılına kadar dizel arabaların yasaklanmış olacağını söylemektedir.
Halihazırda
kentin kimi alanlarında yoğun saatlerde trafiğe dahil olan dizel
arabalara günlük 12.50 dolarlık bir ceza uygulanarak dizel araçların
kullanımı azaltılmaya çalışılıyor. Bu ceza “tıkanma / sıkışma bedeli”
olarak adlandırılıyor.
Better
Transport (Daha İyi Ulaşım) kampanyasından The Telegraph’a konuşan
Stephen Joseph’e göre, “Londra, her çeşit dizel araçları yasaklayarak
ultra bir düşük salınım kuşağı oluşturmayı öteden beri konuşuyor. Bu,
Paris’in yaptığına benzer bir şekilde araçların tamamen yasaklanmasından
farklı değil.”
Brüksel
kent meydanını, borsasını ve Rue Neuve (büyük bir alışveriş caddesi)
çevreleyen pek çok sokak her zaman sadece yayalara açık olagelmiştir.
Yolları, Brüksel’i Kopenhag’ın ardından Avrupa’nın en geniş ikinci
arabasız kuşağı haline getirmiştir.
2002’de
ilk “Hareketlilik Haftası”nı başlatan Brüksel, bununla özel ulaşım
yerine kamu taşımacılığını teşvik etmeyi amaçlar. Ayrıca, bu Eylül’de
bir günlüğüne bütün araçlar kent merkezinden yasaklanacak.
Kent,
arabasız bölgeleri geliştirmek için daha fazla yol/yöntem
arayışındadır. Bu amaçla dört hattan oluşan popüler bir bulvarın sadece
yayaların kullanabileceği bir alana dönüştürülme önerisi sunulmuştur.
1998 öncesi üretilen dizel araçların 2018’den itibaren yasaklanmaya
başlanacağı Şubat 2016’da duyuruldu.
Meksiko’nun
yerel yönetimi arabaların bir kısmını kent merkezinde sürülmesini hafta
içinde iki gün ve her ayda iki Cumartesi boyunca yasaklamaya Nisan
2016’da karar verdi. Belirtilen günlerde hangi arabaların kent
trafiğinde yer alabileceği lisanslı plaka numarasını temel alan bir
rotasyon sistemi kullanılarak kararlaştırılmaktadır.
Associated
Press haber ajansına göre, bu uygulama tahminen iki milyon arabaya
uygulanmakta ve kentin yüksek kirlilik seviyesini azaltmaya yardım
etmektedir.
#11 Vancouver
Şu
ana kadar bahsettiğimiz kentler araba yasaklarını güçlendirirken
Vancouver ise pek çok kent sakinini toplu taşımayla gitmeye ikna
etmektedir.
Citylab
sitesine göre, Vancouver’deki insanlar 2015 yılındaki yolculuklarının
yarısını yürüyerek, bisiklet sürerek, otobüs ya da metro kullanarak
geçirmişler. 2015 yılına ait Birleşmiş Milletler raporuna göre böylesi
bir oran Birleşik Devletler’in karşılaştırılabilir ölçülere sahip
herhangi bir şehrinden, Seattle (%21) ve Philadelphia (%27)’dan çok daha
fazladır.
Kısa bir süre önce önemli şehir planlamacılarla röportaj yapan kar amacı gütmeyen Streetfilms’e
göre, kentteki arabasızlık hareketi kent planlamacılarının kararlarıyla
daha önceden gerçekleşebilirdi. Buna dair çabalar geniş bir bulvarın
kavşak kısmının, yani Granvillle Caddesinin 1970lerde kapalı bir yaya
alışveriş merkezine dönüştürülmesini ve 2008’de de bisiklet yolu ağının
genişletilmesini içerir.
Vancouver,
her Haziranda arabasızlık gününe ev sahipliği de yapmaktadır. Hareketli
bölgelerde arabaların yasakladığı bu günde sokaklarda sokak
festivalleri düzenlenmektedir.
New
York kenti kısa süre içerisinde araba yasaklamayı planlamasa da
bisiklet paylaşımı, metro, halk otobüsü ve yaya alanlarıyla
seçeneklerini artırmaktadır.
Times
ve Herald Meydanları ile Madison Meydan Parkı gibi popüler yerlerdeki
şeritli alanlar daimi bir şekilde sadece yayalara aittir. 2016 yılının
Ağustos ayındaki
üç Cumartesi boyunca yüz binlerce insan Yaz Caddelerinin keyfini
sürdüler. Yılda bir düzenlenen bu etkinlikte Central Park’ı Brooklyn
Köprüsüne bağlayan ana yolda arabalar yasaklanarak yollar yayalara
açılmaktadır.
Paul
Steelyl White’a göre, “insanlar önemsendiklerinde günlük yaşamın
benzeyebileceği görünüm budur. Bir kent sakini için en kötü şey ise tek
bir seçenek olarak arabaya saplanıp kalmaktır.
Transportation
Alternatives (Ulaşımda Alternatifler) daha fazla yaya alanları yaratmak
amacıyla kent tasarımcılarıyla çalışmayı da arzulamaktadır. Kent
tasarımcılarının New York kentini ve diğer yerleri araba sürücüleri için
en iyi hale getirmeye artık çalışmadıklarını, bunun yerine kentleri
farklı bir şekilde düşünmeye başladıklarını dile getiren White’a göre,
“kentler madalyonun diğer yüzüne bakmaları gerektiğini fark etmeye
başladılar.” Kaynak
Çeviri: Engin Noyan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder