25 Eylül 2017 Pazartesi

Oslo’dan Paris’e, Arabasız Kent Tasarımları







Madrid Belediye Başkanı Manuela Carmena, arabaların şehrin merkezinden çıkartılacağına dair planını 2016’nın sonunda tekrar ifade etti.

Carmena, İspanyol radyo ağı Cadena Ser’deki konuşmasında, görevinden ayrılacağı Mayıs 2019 tarihinden önce Madrid’in ana caddesi Gran  Via’da sadece bisikletlerin, otobüslerin ve ticari taksilerin geçişine izin verileceğini teyit etti. Bu uygulama, 2025 yılına kadar Madrid’deki bütün dizel arabaları yasaklamaya yönelik daha büyük bir girişimin bir parçasıdır.

Araba sayısında hızlı bir düşüşe hazırlanan kent sadece İspanya değil. Yayalara daha fazla alan yaratabilmek ve dizel araçların CO2 emisyonlarını azaltabilmek için dünyanın farklı noktalarındaki şehir planlamacıları ve politikacılar bu amaçlara uygun yolları keşfetmek için beyin fırtınası yapıyor.

Arabasızlık hareketini yürüten 12 kent:

#1 Oslo:

Oslo, yakın bir gelecekte araba trafiğini azaltacak 12 kentten biri
Oslo, 2019 yılına kadar şehir merkezindeki bütün arabaları daimi bir şekilde yasaklamayı tasarlıyor. Bu tarih, Norveç’in ülke genelinde etkili olacak yasağından altı yıl öncesine denk geliyor.

Norveç’in başkenti olan bu kent toplu taşımaya yüksek oranda yatırım yapacak olmasının yanı sıra daha önceden arabaların hakimiyetinde olan yaklaşık 55 km’lik kara yolunu bisiklet yoluna dönüştürecek.

New York’ta bisikletçileri destekleyen Alternatif Ulaşım organizasyonun yöneticiliğini ve Arabasız kentlerin sözcülüğünü yapan Paul Steely White’a göre “Gerçek şu ki Oslo’nun bu kadar hızlı ilerlemesi cesaret verici, ve eğer başarılı olursa sanırım teşvik edici olacak.”


#2 Madrid:
Madrid, arabaları kent merkezinde yasaklamayı planlıyor

 Madrid, 2020 yılına kadar şehir merkezindeki yaklaşık 2 km²’lik bir alanı arabalara yasaklayıp kentin en işlek 24 caddesini araba trafiğinden ziyade yaya trafiğine açık olacak şekilde şehir planlamacıları ile yeniden tasarlıyor.

Bu inisiyatif, günlük araba kullanımını %29’tan %23’e düşürmeyi amaçlayan kentin “sürdürülebilir hareketlilik planı”nın bir parçasıdır. Yeni düzenlemeleri göz ardı eden sürücüler en az 100$ ceza ödeyecekler. En çok karbon salan araçlar ise park etmek için daha fazla ödeme yapacaklar.

Yerel yaya savunucusu A PIE grubundan hem şehir planlamacısı hem de mimar olan Mateus Porto ve Veronica Martinez’e göre “Küçük müdahalelerle civar mahallelerde pek çok şey yapılabilir. Kentin geleceğine dair Genel Plan ne derse desin biz inanıyoruz ki eğer siyasi bir irade olursa bugün pek çok şey yapılabilir.”

#3 Chengdu 
2020'ye kadar gerçekleşecek tasarımda araba geri planda
Şikago’da çalışan mimarlar Adrian Smith ve Gordon Gill, Çin kenti Chengdu için yeni bir yaşam alanı tasarladılar. Plandaki sokaklar araba sürmekten ziyade yürümeyi daha kolay kıldığından insanlar 15 dakika içerisinde her yere yürüyebilmektedir.

Chengdu kenti arabaları tamamen yasaklamasa da 80 bin kişilik nüfuslu kentin yollarının sadece yarısı araçlara izin vermektedir. Bu planın aslında 2020 yılına kadar gerçekleştirilmesi planlanmıştır, ama imar mevzularından dolayı bitim tarihi ertelenmektedir.  

#4 Hamburg 
Hamburg'un Yeşil Ağı kentte arabasız bölgeler tasarlıyor
Bu Alman kenti, yürümeyi ve bisiklet sürmeyi ulaşımda hakim yol kılmayı planlamaktadır. Gelecek yirmi yıl içerisinde kimi bölgelere sadece bisikletlilere ve yayalara izin verecek olan Hamburg, arabaların sayısını azaltmış olacak.

Bölgelerin arabasız bir şekilde birbirine bağlandığı bu proje “yeşil ağ” olarak isimlendirilir. 2035 yılına kadar Hamburg’un %40’ını kapsayacak olan bu ağ, parkları, oyun ve spor alanları ile mezarlıkları içerecek.  

#5 Kopenhag
Kopenhag kenti 2025 yılına kadar karbondan tamamen arınacak
Bugün, Kopenhag nüfusunun yarısından fazlası işlerine her gün bisiklet sürerek gitmektedir. Böylesi yüksek bir orana ulaşılmasında kentin, 1960lardan itibaren sadece yayaların kullanabildiği bölgelerin uygulanmaya başlanması çabası takdire şayandır. Şu an Danimarka’nın başkentinde 300 km’den daha uzun bisiklet yolu vardır ve Avrupa’daki araba sahipliği oranlarında da en düşük oranlardan birine sahiptir.

Kentin en son hedefi ise, kentin dış alanlarına kadar uzanacak bir bisiklet otobanı inşa etmektir. Planlanmış yollardan 28 tanesi 2014’te açılırken, 2018’in sonuna kadar da 11 tane daha tamamlanmış olacak. Kopenhag, 2025 yılına kadar tamamen karbondan arınma taahhüdünde bulunmuştur.

#6 Paris
Paris, 2015'ten itibaren her yıl arabasız bir gün düzenlemeye başladı
Paris, 2014’te, çift numaralı plakalı arabalara bir günlüğüne trafik yasağı getirdiğinde hava kirliliği %30 oranında düşmüştü. Şimdi de, arabaların kent merkezinde sürülmesini tamamen engellemek istiyor.

Haziran 2016 tarihinden itibaren 1997’den eski tarihli arabaların hafta içlerinde kent merkezinde kullanılmasına izin verilmemektedir. Eğer kullanılırsa, sürücüler cezaya tabi olacaklar. Sürücüler hafta sonlarında bu arabaları serbestçe kullanılabiliyor.   

Belediye Başkanı, 2020 yılına kadar, Paris’in bisiklet yollarını ikiye katlamayı planladığını, belirlenmiş sokakların ise elektrikli araçlara ayrılacağını dile getiriyor. Ayrıca, karbon salınımını sınırlamak için kısa vadeli, küçük çabalar göstermeye devam ediyor. İlk arabasızlık gününü 2015 yılında gerçekleştiren Paris, Mayıs 2016 tarihinde arabasız Pazar günleri yönetmeliğini yürürlüğe koydu.

#7 Atina
Atina'nın nihai amacı bütün arabaları kent merkezinden çıkarmayı hedefliyor
2016’nın Aralık ayında duyurulan bir kararla Yunanistan’ın başkenti Atina’da 2025 yılına kadar dizel arabaların kent merkezinde kullanımı artık yasaklanmış olacak.

Böylesi bir girişim kentin hava kalitesini geliştirmeye yönelik bir çaba olarak hizmet eder. Atina kimi günlerde arabaların plaka numaralarına göre kent merkezi trafiğinde yer almasını daha önceden kısıtlamıştı, lakin Belediye Başkanı Giorgos Kaminis nihai amacının bütün arabaları bölgeden çıkartmak olduğunu söylüyor.

#8 Londra
Londra, karbon salınımını dizel araçları kullanımını azaltarak düşürüyor
Paris gibi Londra Belediye Başkanı da 2020 yılına kadar dizel arabaların yasaklanmış olacağını söylemektedir.

Halihazırda kentin kimi alanlarında yoğun saatlerde trafiğe dahil olan dizel arabalara günlük 12.50 dolarlık bir ceza uygulanarak dizel araçların kullanımı azaltılmaya çalışılıyor. Bu ceza “tıkanma / sıkışma bedeli” olarak adlandırılıyor.

Better Transport (Daha İyi Ulaşım) kampanyasından The Telegraph’a konuşan Stephen Joseph’e göre, “Londra, her çeşit dizel araçları yasaklayarak ultra bir düşük salınım kuşağı oluşturmayı öteden beri konuşuyor. Bu, Paris’in yaptığına benzer bir şekilde araçların tamamen yasaklanmasından farklı değil.”  

#9 Brüksel
Brüksel, Kopenhag’ın ardından Avrupa’nın en geniş ikinci arabasız kuşağına sahip
Brüksel kent meydanını, borsasını ve Rue Neuve (büyük bir alışveriş caddesi)  çevreleyen pek çok sokak her zaman sadece yayalara açık olagelmiştir. Yolları, Brüksel’i Kopenhag’ın ardından Avrupa’nın en geniş ikinci arabasız kuşağı haline getirmiştir.

2002’de ilk “Hareketlilik Haftası”nı başlatan Brüksel, bununla özel ulaşım yerine kamu taşımacılığını teşvik etmeyi amaçlar. Ayrıca, bu Eylül’de bir günlüğüne bütün araçlar kent merkezinden yasaklanacak.

Kent, arabasız bölgeleri geliştirmek için daha fazla yol/yöntem arayışındadır. Bu amaçla dört hattan oluşan popüler bir bulvarın sadece yayaların kullanabileceği bir alana dönüştürülme önerisi sunulmuştur. 1998 öncesi üretilen dizel araçların 2018’den itibaren yasaklanmaya başlanacağı Şubat 2016’da duyuruldu.     

#10 Meksiko
Meksiko, arabaları kısmen yasaklamaya başladı
Meksiko’nun yerel yönetimi arabaların bir kısmını kent merkezinde sürülmesini hafta içinde iki gün ve her ayda iki Cumartesi boyunca yasaklamaya Nisan 2016’da karar verdi. Belirtilen günlerde hangi arabaların kent trafiğinde yer alabileceği lisanslı plaka numarasını temel alan bir rotasyon sistemi kullanılarak kararlaştırılmaktadır.

Associated Press haber ajansına göre, bu uygulama tahminen iki milyon arabaya uygulanmakta ve kentin yüksek kirlilik seviyesini azaltmaya yardım etmektedir.    

#11 Vancouver

Şu ana kadar bahsettiğimiz kentler araba yasaklarını güçlendirirken Vancouver ise pek çok kent sakinini toplu taşımayla gitmeye ikna etmektedir.

Citylab sitesine göre, Vancouver’deki insanlar 2015 yılındaki yolculuklarının yarısını yürüyerek, bisiklet sürerek, otobüs ya da metro kullanarak geçirmişler. 2015 yılına ait Birleşmiş Milletler raporuna göre böylesi bir oran Birleşik Devletler’in karşılaştırılabilir ölçülere sahip herhangi bir şehrinden, Seattle (%21) ve Philadelphia (%27)’dan çok daha fazladır.  

Kısa bir süre önce önemli şehir planlamacılarla röportaj yapan kar amacı gütmeyen Streetfilms’e göre, kentteki arabasızlık hareketi kent planlamacılarının kararlarıyla daha önceden gerçekleşebilirdi. Buna dair çabalar geniş bir bulvarın kavşak kısmının, yani Granvillle Caddesinin 1970lerde kapalı bir yaya alışveriş merkezine dönüştürülmesini ve 2008’de de bisiklet yolu ağının genişletilmesini içerir.

Vancouver, her Haziranda arabasızlık gününe ev sahipliği de yapmaktadır. Hareketli bölgelerde arabaların yasakladığı bu günde sokaklarda sokak festivalleri düzenlenmektedir.

#12 New York
New York, ulaşımda arabaya alternatif çeşitliliği artırıyor
New York kenti kısa süre içerisinde araba yasaklamayı planlamasa da bisiklet paylaşımı, metro, halk otobüsü ve yaya alanlarıyla seçeneklerini artırmaktadır.

Times ve Herald Meydanları ile Madison Meydan Parkı gibi popüler yerlerdeki şeritli alanlar daimi bir şekilde sadece yayalara aittir. 2016 yılının Ağustos ayındaki üç Cumartesi boyunca yüz binlerce insan Yaz Caddelerinin keyfini sürdüler. Yılda bir düzenlenen bu etkinlikte Central Park’ı Brooklyn Köprüsüne bağlayan ana yolda arabalar yasaklanarak yollar yayalara açılmaktadır.

Paul Steelyl White’a göre, “insanlar önemsendiklerinde günlük yaşamın benzeyebileceği görünüm budur. Bir kent sakini için en kötü şey ise tek bir seçenek olarak arabaya saplanıp kalmaktır. 
Transportation Alternatives (Ulaşımda Alternatifler) daha fazla yaya alanları yaratmak amacıyla kent tasarımcılarıyla çalışmayı da arzulamaktadır. Kent tasarımcılarının New York kentini ve diğer yerleri araba sürücüleri için en iyi hale getirmeye artık çalışmadıklarını, bunun yerine kentleri farklı bir şekilde düşünmeye başladıklarını dile getiren White’a göre, “kentler madalyonun diğer yüzüne bakmaları gerektiğini fark etmeye başladılar.” Kaynak

Çeviri: Engin Noyan



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder